KUR'AN-I KERİM İNDEKS

73 – MÜZZEMMİL SÛRESİ

Kur’ân-ı Kerîm’in ilk inen sûrelerindendir. 20 âyettir. Adını birinci âyetteki hitaptan almıştır. Müzzemmil: “elbisesine bürünmüş” demek olup genellikle bununla Hz. Peygamber (a.s.)’a hitap edildiği şeklinde tefsir edilir. Bu sûrede Hz. Peygamberin ve ona tâbi olarak müminlerin gece ibadetleri ile feyizlenmeleri, tevhid, tevekkül, teslimiyet sırrı ve bu dini yalan sayanların feci akıbetleri bildirilir.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1 – Ey örtüsüne bürünen Resulüm!

Hitaptaki bu vasıf, Hz. Peygamberdeki yoğun şuura ve derin ruhî aydınlanmaya işaret etmektedir. Bundan şu anlaşılabilir: Hz. Peygamber (a.s.) uyumaya hazırlanırken üstüne örtü çekince Cenab-ı Allah ona tatlı bir üslup ile: “Artık rahat yatma zamanı geride kaldı. Ağır bir yük yüklendin, sorumluluğun büyüktür” demek istemiştir. Hz. Peygamberin müzzemmil lakabı yoktu, anlaşılan o anda yaptığı iş gözönünde bulundurularak böyle nitelendirilmiştir.

2 – Geceleyin kalk da, az bir kısmı hariç geceyi ibadetle geçir. [32,16; 17,79; 76,26]

Bu âyet, gecenin büyük bir kısmını ibadetle geçirmeyi emretmektedir. Gelen 3. âyet, normal olarak gece müddetinin yarısını esas almak gerektiğini ifade etmektedir.

3-4 – Duruma göre gecenin yarısında, veya bundan biraz daha azında veya fazlasında ibadet etmen de yeterlidir. Kur’ân’ı tertîl ile, düşünerek oku.

Maksat şudur: “Kur’ân okurken hızlı değil, kelimelerin hakkını vererek, tane tane okuyun, ta ki Allah kelamının mânası iyice zihninize yerleşsin ve muhtevası size tesir etsin.” Üzerinde tefekkür etmeden, kelimelerini telaffuz etmek, matlub olan kıraat değildir. Efendimiz (a.s.m.)’ın bu şekilde okuduğuna dair sünnet-i seniyyede çok örnekler vardır.

5 – Biz sana pek ağır bir söz vahyedeceğiz.

6 – Muhakkak ki geceleyin kalkıp ibadet etmek daha tesirlidir ve Kur’ân okuyuşu bakımından daha düzgün, daha sağlam bir tilavet sağlar.

Önceki âyetlerde emredilen uzun ibadetler, bu ağır yüke tahammül gücünü geliştirmek içindir. İlahî vahyi Hz. Peygamberin alması ağır olduğu gibi, o emaneti taşımak ve insanlığa tebliğ etmek, hele hele onun gereklerini yaşayarak temsil etmek, özümsemek, bu sebeple dünyevi sıkıntılara mâruz kalmak, ağır-ama sevap ve mükafâtta da ağır-bir yüktür.

Bu âyet, teheccüd vaktinde kalb ile dil arasındaki uyumu sağlamanın daha kolay olduğuna işaret ediyor.

7 – Halbuki gündüz seni meşgul edecek yığınla iş vardır.

8 – Rabbinin yüce adını zikret, fanilere bel bağlamaktan kurtul ve bütün gönlünle yalnız O’na yönel.

9 – O doğunun da batının da Rabbidir. O’ndan başka İlah yoktur. O halde sen de yalnız O’nun himayesine sığın, yalnız O’na güven.

10 – Onların söylediklerine karşı sabret, onlardan güzel bir tavırla uzak dur.

11 – Nimet ve devlet içinde yüzen, hak dini yalan sayanları, sen Bana bırak ve onlara biraz mühlet ver.

12-13 – Muhakkak ki Bizim nezdimizde bukağılar, alevli ateşler, dikenli, boğazı tırmalayan yiyecekler ve gâyet acı azap var.

14 – Gün gelir; yer, dağlar şiddetle sarsılır ve dağlar dağılan kum yığınları haline gelir.

15 – Bakın (ey Mekkeliler, ey bütün insanlar) Biz vaktiyle Firavun’a bir elçi gönderdiğimiz gibi size de hakkınızda şahitlik edecek bir elçi gönderdik.

16 – Firavun o Resule isyan etti. Biz de onu şiddetle cezaya çarptırdık.

17 – Kâfirliğinizde devam ederseniz, dehşetinden çocukları birden ak saçlı ihtiyarlara çevirecek o günden kendinizi nasıl koruyabilirsiniz?

18 – O günün dehşetinden gök bile çatlar. Allah’ın vaadi mutlaka gerçekleşir.

19 – Bu, bir öğüt ve uyarıdır. Artık isteyen, Rabbine varan yolu tutar. [76,29]

20 – Senin Rabbin, gecenin bazan üçte ikisine yakın bir kısmını, bazan yarısını, bazan üçte birini ibadetle geçirdiğini, senin yanında yer alan müminlerden bir cemaatın da böyle yaptığını elbette biliyor. Gece ve gündüzü yaratıp sürelerini ölçen Allah’tır. O sizin bu gece ibadetini gözetemeyeceğinizi bildiği için, lütuf ve merhametiyle size yeniden bakıp muaf tuttu.

Artık Kur’ân’dan kolayınıza gelen miktarı okuyun. Allah bilmektedir ki aranızda hastalananlar olacaktır. Kimileri Allah’ın lütfundan nasiplerini aramak için yol tepecek, dünyanın çeşitli yerlerinde dolaşacaklardır. Bazıları Allah yolunda muharebe için sefere çıkacaklardır. Haydi artık Kur’ân’dan, kolayınıza gelen miktarı okuyun.

Namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin ve bir de Allah’a güzel ödünç takdim edin. Unutmayın ki kendi iyiliğiniz için âhirete hazırlık olarak her ne gönderirseniz mutlaka onu Allah’ın nezdinde bulursunuz. Hem daha üstün ve daha hayırlı, mükâfatı kat kat artmış olarak! Allah’tan mağfiret dileyin. Muhakkak ki Allah gafurdur, rahîmdir (affı, merhamet ve ihsanı boldur). [2,245]

Bu âyet, sûrenin başındaki gece kıyamını tekrar ele alıp, daha önce farz olan gece namazını, hafifletip sünnet yani nafile ibadete dönüştürmektedir. Dolayısıyla bu âyetin, ilk hükmü neshettiği söylenir. Nesheden bu 20. âyetin Medinede mi, Mekke’de mi nâzil olduğu konusunda farklı görüşler varsa da, kuvvetli ihtimale göre Medinede inmiştir. Savaşma izni ve zekât emri, bu ihtimalin karinelerindendir. Bu âyetin hepsi değilse de en azından bir iki cümlesi Medine’de inmiş olmalıdır. Hicretten az önce Mekke’de beş vakit namaz farz kılındıktan sonra, akşam ve yatsı namazları, gece ibadetinin bir parçası olarak kalmış ve teheccüd namazının vaciplik hükmü nâfileye çevrilmiştir.